ACENTENİN HAKLARI VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
-HUKUK BÜLTENİ-
BÜLTEN TARİHİ: 15.06.2020
1. GİRİŞ
Tacirin ürettiği mal ve hizmetleri işletme dışında daha geniş bir çevrede pazarlayabilmesi için ya bağımlı yardımcılarının (pazarlamacı gibi) hizmetinden yararlanması ya da sürümü arttırmayı düşündüğü yerlerde şube açması gerekir ki bu sözü edilen her iki yöntem de mali bakımdan oldukça külfetlidir. Nitekim tacirin, pazarlamacıya, faaliyetleri olumlu sonuç vermese bile kararlaştırılan sabit ücreti ödemesi gerekecektir. Şube açılması ise genellikle ciddi sayılabilecek bir mali kaynak tahsisini gerektirecektir. Hal böyle olunca tacirler, ürettikleri mal ve hizmetlerin işletme merkezleri dışında daha kolay ve ucuz şekilde pazarlanması hususunda sürekli faaliyet gösteren bağımsız yardımcılardan yararlanmaya yönelebilmektedir. Acente adı verilen ve ayrı bir işletme sahibi olan bülten konumuz bu bağımsız yardımcılar, tacirin ürettiği mal ve hizmetlerin satımı hususunda ya sadece sürekli şekilde aracılıkta bulunmak ya da bu sözleşmeleri tacir nam ve hesabına yapmak şeklinde faaliyet gösterirler[1]. Bu yolla sürümünü artırmayı hedefleyen tacir, sermaye tahsis etmeden ve ciddi bir masraf yapmadan amacına ulaşma imkanı bulacaktır. Nitekim tacir, bağımsız yardımcısı olan acenteye, kural olarak sadece yaptığı faaliyetin olumlu sonuç vermesi halinde ücret ödemekle yükümlü olup, acentelik işletmesinin masrafları ise taciri değil acenteyi ilgilendirir[2]. Aşağıda değinileceği üzere acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından ancak olağanüstü giderlerin ödenmesini isteyebilecektir. Bu yönleri ile acente önemli bir tacir yardımcısı sıfatına haiz olmaktadır.
Bu yazıda acentenin genel özelliklerine değinilmeden ‘acentenin hakları ve yükümlülükleri’ ele alınacaktır[3].
2. ACENTENİN HAKLARI
Acentenin haklarını beş ana başlık altında inceleyeceğiz. Bunlar;
a- Ücret Talep Etme Hakkı
b- Bilgi Verilmesini İsteme Hakkı
c- Olağanüstü Masrafların Ödenmesini İsteme Hakkı
d- Hapis Hakkı
e- Denkleştirme İsteme Hakkı
2.1. Ücret Talep Etme Hakkı
Acentenin başlıca hakları arasında ücret talebi yer alır. Nitekim acentelik sözleşmesinin de temelinde acentenin yükümlülüklerinin karşılığında bir ücret alacağı yatmaktadır.
Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince iki tür işlem dolayısıyla ücrete hak kazanır. Bunlardan birincisi acentenin aracılık yaparak kendi çabasıyla müvekkili adına bir sözleşme imzalamasıdır. İkincisi ise acentenin, işlemin yapıldığı kişinin müvekkilince müşteri olarak kazanılmasında sadece aracılık yapmasıdır[4].
Burada belirtmek gerekir ki, ücrete hak kazanmak açısından aracı ve sözleşme yapan acente arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu ücret hakkı önceki acenteye ait olduğu durumlarda ise, Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 113/1 uyarınca, sonraki acente açısından ücret hakkı doğmayacaktır.
Acenteye müvekkili tarafından belli bir bölge veya müşteri çevresi bırakılmışsa acentelik ilişkisinin devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki müşterilerle acentenin kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de acente ücret isteyebilir (TTK m. 113/2). Bu ücret isteme hakkı TTK 104. maddesinde öngörülen “inhisar” hakkının bir sonucudur[5]. Ancak belirtmek gerekir ki, acenteye müvekkili tarafından belli bir bölge veya müşteri çevresinin bırakılması emredici nitelikte bir düzenleme değildir. Nitekim müvekkili ile acente arasında acentenin inhisar hakkının olmaması da kararlaştırılabilir[6].
Acente, bazı durumlarda acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için de müvekkilinden ücret talep edebilir. Nitekim TTK m. 113/3’e göre acente;
(1) İşleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa veya
(2) Ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya müvekkile ulaşmışsa, acente yine müvekkilinden ücret isteyebilecektir. Bu ücretin, hal ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği ise, sonraki acente de bundan uygun bir pay alır[7].
Aksi kararlaştırılmadıkça acente, aracılık yaptığı işlemin yerine getirildiği ya da müvekkili adına sözleşmeyi yaptığı anda ve ölçüde ücrete hak kazanacaktır. Ücrete hak kazanabilmesi için iki durumda da sözleşme yapılmış olmalıdır. Ön sözleşme yapılması ya da sözleşme vaadi ise tek başına ücret hakkını doğurmayacaktır.
Üçüncü kişinin işlemi yerine getirmeyeceği kesinleşirse, acentenin ücret hakkı düşer; varsa ödenmiş tutarlar da geri verilir. Buna karşılık, aracılık edilen sözleşmeyi müvekkilin kısmen veya tamamen yahut öngörüldüğü şekliyle yerine getirmeyeceği kesinleşse bile acente ücret isteyebilir[8].
Müvekkile yüklenemeyen sebeplerle sözleşmenin yerine getirilemediği durumda ve ölçüde acentenin ücret hakkı düşer (TTK m. 114).
Acentenin ücreti acente ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmede serbestçe kararlaştırılabilecektir. Sözleşmede bir ücret kararlaştırılmamışsa ücretin miktarı, acentenin bulunduğu yerdeki ticari teamüle, teamül de mevcut değilse halin gereğine göre belirlenir. Bu halde belirlemeyi o yerdeki asliye ticaret mahkemesi yapacaktır (TTK m. 115).
Acentenin hak kazandığı ücretin doğumu tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ve her halde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekmektedir (TTK m. 116/1).
Acente, ücret istemi, ücretin hesaplanması ve muacceliyeti konuları hakkında müvekkilinden bilgi istediği takdirde müvekkil bu bilgileri kendisine vermek zorundadır. Acente, ücrete bağlı işlemlere ilişkin defter kayıtlarının suretlerinin kendisine gönderilmesini de müvekkilinden isteyebilir. Müvekkil, defter suretini vermekten kaçınırsa ya da defterlerin doğruluğu ve tamlığı konusunda kuşku duymayı gerektiren haklı nedenler varsa, acente, ticari defter ve belgelerin ilgili kısımlarını kendisi inceler ya da bir uzmana inceletebilir[9]. Müvekkil buna izin vermezse ilgili sorunu mahkeme karara bağlar (TTK m. 116/2). Burada bahsi geçen hak aynı zamanda aşağıda ele alınan (2.2. Başlık) acentenin ‘bilgi verilmesini isteme hakkı’ kapsamında bir hakkıdır.
Acentenin ücretinin ödenme zamanına ilişkin olarak TTK m. 116’da öngörülen düzenlemeye aykırı olarak taraflar arasında öngörülen koşullar acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir (TTK m. 116/3).
Yukarıda bahsi geçen ücret hakkından başka acente ayrıca, müvekkilinin talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için tahsil komisyonu da talep edebilmektedir (TTK m. 113/4).
2.2. Bilgi Verilmesini İsteme Hakkı
Acentelik sözleşmesinin, her iki taraf için de amaçlarına ulaşabilmesi için, acenteye bilgi verilmesi büyük önem taşımaktadır. Acentenin bilgi isteme hakkı aslında bir yandan müvekkilin bilgi verme yükümlülüğünü ifade etmektedir.
Müvekkilin bilgi verme yükümlülüğü, sözleşme öncesinde olabileceği gibi sözleşme sırasında da olabilir. Sözleşme öncesi bilgi verme yükümlülüğüne TTK m. 120/1-b’de işaret edilmiştir.
Müvekkil, acenteye mallarla ilgili belgeleri vermek zorundadır. Acentelik sözleşmesi gereği olarak müvekkil acenteyi desteklemekle yükümlü olduğundan, TTK m. 120/1-a'da düzenlenen belge verme yükümüne ilişkin bu kural geniş olarak yorumlanmalıdır[10]. Bunun sonucu olarak müvekkil, garanti belgeleri, fiyat listeleri, reklam materyalleri ve müşteri listelerini acenteye vermekle yükümlüdür[11].
Müvekkilin acenteye vereceği belgeler, sektöre, işletmenin büyüklüğüne ve acentenin somut faaliyet konusuna göre değişiklik gösterebilir. Ancak müvekkilin belgeleri sağlama yükümü, sadece acentenin faaliyeti için objektif olarak zorunlu olan belgelerle sınırlıdır[12]. Öyleyse, bunların dışında müvekkilin acenteye herhangi bir belge sağlama yükümü bulunmamaktadır[13].
Ayrıca müvekkil acenteye acentelik sözleşmesinin yerine getirilmesi için gerekli olan hususları ve özellikle iş hacminin acentenin normalde bekleyebileceğinden önemli ölçüde düşük olabileceğini bildirmek zorundadır. Şayet müvekkil bu yükümlülüğüne aykırı davranırsa, bu durumda acente sözleşmeyi haklı sebebe dayanarak (TTK m. 121/1) sona erdirebilir ve ‘culpa in contrahendo’ya dayanarak -sözleşme görüşmelerindeki kusurdan doğan sorumluluğa dayanarak- müvekkilden tazminat isteyebilir[14].
Müvekkil, acentenin yaptığı işleri kabul edip etmediğini ya da yerine getirilmediğini uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Görüldüğü üzere, yukarıda ele alınan hususlarda acentenin müvekkilden bilgi isteme hakkı bulunmaktadır ve bu hak müvekkile önemli bir yükümlülük yüklemektedir.
2.3. Olağanüstü Masrafların Ödenmesini İsteme Hakkı
Acente, acentelik faaliyetlerini yürütürken olağan ve olağanüstü masraflar yapar. Acente söz konusu işletme faaliyetini meslek olarak ve bağımsız şekilde icra ettiği için işinin gerektirdiği olağan masraf ve giderleri bizzat yapmak durumundadır; bunları, müvekkilinden talep edemez[15].
Öyleyse, acente, işinin gerektirdiği olağan masraflara kendisi katlanmak durumundadır. Ancak, işin gerektirdiği olağanüstü masraflarının tazminini müvekkilden isteyebilir[16]. Bu husus TTK m. 117’de “Acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından ancak olağanüstü giderlerin ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Olağanüstü masraf, müvekkilin talimatıyla ya da acentenin vekaletsiz iş gören sıfatıyla müvekkilinin çıkarlarını korumak amacıyla giriştiği işlerin gerektirdiği giderlerdir[17].
Acentenin, müvekkili hesabına üçüncü kişilere verdiği avanslar ve olağanüstü giderleri hakkında TTK m. 20 hükmü çerçevesinde faiz uygulanır (TTK m. 118).
2.4. Hapis Hakkı
Hapis hakkı, acentenin tasarruf ettiği müvekkile ait malvarlığı değerleri üzerinde kullanılır. Bunlar özel bir sebebe dayanarak zilyet olan bir üçüncü kişinin elinde de bulunabilir[18].
Hapis hakkına konu olan bu değerler, acente tarafından, sözleşme veya kanun uyarınca paraya çevrildiği takdirde acente bu parayı ödemekten de kaçınabilir (TTK m. 119/2).
Müvekkil aciz haline düşerse, acente hapis hakkını henüz muaccel olmamış alacakları için de kullanabilir (TTK m. 119/3).
Kanunkoyucu yukarıdaki açıklamaların ardından TTK m. 119/4’te “Türk Medenî Kanunu’nun 950’nci maddesinin ikinci fıkrasıyla, 951 ilâ 953’üncü maddeleri hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenleme yaparak Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) ‘hapis hakkı’nı düzenleyen ilgili maddelerindeki düzenlemelerin acente sözleşmesi için de uygulanacağını belirtmiştir[19].
2.5. Denkleştirme İsteme Hakkı
Acentenin emeği ve uğraşları sonucu olarak müvekkil tacirin belli bir müşteri çevresi kazanması ve ticari işletmesinin değerinin artması dolayısıyla ileride elde edeceği menfaatlerin karşılığının müvekkil tarafından acenteye ödenmesi hakkaniyete uygun düşecektir.
Bu amaçla ‘denkleştirme istemi’ TTK m. 122’de acente ve acentelik sözleşmesi ile ilgili olarak düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, acentelik sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir tazminat ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilinden denkleştirme kapsamında uygun bir tazminat isteyebilir.
Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir (TTK m. 122/4).
Acente denkleştirme istemini ancak;
(1) Müvekkili, kendisinin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
(2) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa
(3) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa talep edebilir[20].
3. ACENTENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Acentenin yükümlülüklerini altı ana başlık altında inceleyeceğiz. Bunlar;
a- Müvekkilin İşlerini Görme ve Menfaatlerini Koruma Yükümlülüğü
b- Bilgi Verme Yükümlülüğü
c- Verilen Talimata Uygun Hareket Etme Yükümlülüğü
d- Önleyici Tedbirler Alma Yükümlülüğü
e- Müvekkile Ait Parayı Zamanında Ödeme Yükümlülüğü
f- Rekabet Yapmama Yükümlülüğü
3.1. Müvekkilin İşlerini Görme ve Menfaatlerini Koruma Yükümlülüğü
Acente, TTK m. 109/1 gereğince, kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı içinde sözleşme uyarınca müvekkilinin işlerini görmek ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Sözleşmede özel olarak düzenlenmedikçe, acente, belli süre içinde belli sayıda aracılık faaliyetinde bulunmak ya da sözleşme yapmakla yükümlü değildir; onun borcu, aracılık veya sözleşme yapılması hususunda çaba göstermekten ibarettir[21].
Acente, aracılık ya da sözleşme yapma görevini, kural olarak bizzat yerine getirmekle yükümlüdür. Zira acentelik, güven ilişkisine dayanır. Üstlendiği acentelik işini kendi adına yaptığı sözleşmeyle başkasına devreden acente, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m. 507/1 uyarınca işi devrettiği kişinin davranışlarından da sorumlu tutulacaktır. Ancak bu hususta acenteye yetki verilmişse, acente, kendisi yerine koyduğu kişinin verdiği zararlardan sadece bu kişinin seçiminde, ona talimat verilmesinde kusurlu olduğu ölçüde sorumlu olacaktır (TBK m. 507/2)[22].
Acente, müvekkilinin menfaatlerini korumakla da yükümlüdür. Öyleyse acente aynı zamanda, sözleşme yapacağı kişileri özenle seçmek ve bunların ödeme gücünü araştırmakla da yükümlüdür.
TTK m. 109/2 uyarınca acente, müvekkili adına elinde bulundurduğu malları korumak zorundadır. Aksi halde, acente, bu malların uğrayacağı zararlardan, kusursuz olduğunu ispat etmedikçe sorumlu tutulur[23].
Acente, çoğunlukla tacir konumunda da olacağından, müvekkilinin işlerini görürken ve menfaatlerini korurken, basiretli bir acenteden beklenen özeni göstermek zorundadır (TTK m. 18/2). Bu çerçevede acente, işleri dolayısıyla öğrendiği müvekkiline ait sırları da saklı tutmak zorundadır[24].
3.2. Bilgi Verme Yükümlülüğü
Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protestoyu kabul etmeye yetkilidir (TTK m. 105/1). Bu yetki aynı zamanda acenteye bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Zira acente, kendisine yapılan bu ihtar ve ihbarları, vakit geçirmeden müvekkiline bildirmekle yükümlüdür (TTK m. 110/1).
Acente, bölgesindeki piyasa koşullarını, müşterilerin mali durumlarını, bunlarda meydana gelebilecek değişiklikleri de müvekkiline bildirmek zorundadır (TTK 110/1).
Sözleşme yapan acente, yaptığı sözleşmeler hakkında da müvekkiline bilgi vermelidir[25].
Acente, bahsi geçen bilgileri vaktinde müvekkiline bildirmediği takdirde, doğacak zararlardan sorumlu olur.
3.3. Verilen Talimata Uygun Hareket Etme Yükümlülüğü
Acente, müvekkili tacirin bir bağımsız yardımcısıdır. Dolayısıyla müvekkil, acenteye, ancak onun bu niteliğine ters düşmeyecek şekilde talimat verebilir[26]. Müvekkil, acenteye hangi saatler içinde faaliyet göstermesi gerektiği hususunda talimat veremese de, hangi malların öncelikle satılmasının uygun olacağı, sözleşme koşulları ve satış fiyatını belirleme yöntemi hakkında talimat verebilecektir. Acente de bu tür talimatlara uymakla yükümlüdür.
Müvekkilinin açık talimatı olmayan konularda acente, talimat alıncaya kadar işlemin yapılmasını geciktirebilir. Ancak işin niteliği müvekkilin talimatını sormaya müsait olmazsa, acente basiretli bir acente olarak hareket etmeli ve bu anlayış çerçevesinde işlemi tamamlamalıdır (TTK m. 110/2).
3.4. Önleyici Tedbirler Alma Yükümlülüğü
Acente kendisine gönderilen malların taşıma sırasında hasara uğramış olduğunu görürse, müvekkilinin taşıyıcıya karşı olan dava hakkının düşmemesini sağlamak üzere gerekli tedbirleri alır (TTK m. 111/1). Eğer hasar açıkça belli ise, acente, eşyayı teslim alırken TTK m. 889/1 uyarınca ihtirazi kayıt ileri sürmelidir.
Gönderilen eşyanın bozulması tehlikesi varsa, acente TBK m. 108’e göre -mahkemeden izin alarak- eşyayı satmak ve durumu müvekkiline bildirmekle yükümlüdür (TTK m. 111/1).
Acente taşıyıcıya karşı dava hakkını koruyucu tedbirleri almaz ya da satışın yapılmasını geciktirirse, bu sebeple doğan zarardan sorumlu olur (TTK m. 111/1 son cümle).
3.5. Müvekkile Ait Parayı Zamanında Ödeme Yükümlülüğü
Acente, müvekkili adına tahsil ettiği parayı müvekkil tacire zamanında iade etmekle yükümlüdür (TTK m. 112).
Acente tahsil ettiği parayı zamanında müvekkiline ödemezse, ödemesi gereken tarihten itibaren gecikme faizi ve ayrıca TBK m. 122’ye göre tazminat vermekle de yükümlü olacaktır[27].
Müvekkil adına tahsil olunan paranın iade olunacağı tarih acentelik sözleşmesinde gösterilmiş olabilir. Sözleşmede bu yönde açık bir hüküm bulunmadığı hallerde, ticari teamüle veya durumun gereklerine göre hareket edilmesi gerekmektedir[28].
3.6. Rekabet Yapmama Yükümlülüğü
Aksi yazılı olarak kararlaştırılmadıkça, acente, aynı yer veya bölge içinde birbirleriyle rekabette bulunan birden çok ticari işletme için acentelik yapamaz (TTK m. 104). Aynı durum müvekkil tacir için de söz konusudur. Yani müvekkil tacir de aynı yer veya bölgede aynı ticaret dalı için birden fazla acente tayin edemez.
SONUÇ
Acentenin sahip olduğu haklar ve yükümlülükler yukarıda detayları ile birlikte ele alınmıştır. Acentenin hakları ‘ücret talep etme hakkı, bilgi verilmesini isteme hakkı, olağanüstü masrafların ödenmesini isteme hakkı, hapis hakkı, denkleştirme isteme hakkı’dır. Acentenin yükümlülükleri de yukarıda ele alındığı üzere ‘müvekkilin işlerini görme ve menfaatlerini koruma yükümlülüğü, bilgi verme yükümlülüğü, verilen talimata uygun hareket etme yükümlülüğü, önleyici tedbirler alma yükümlülüğü, müvekkile ait parayı zamanında ödeme yükümlülüğü, rekabet yapmama yükümlülüğü’dür.
TTK’da acentenin haklarına ve yükümlülüklerine ilişkin düzenlemelere kanunda ilgili kısımda (TTK m.102-123) yer verilmiştir. Acentenin haklarının güçlendirilmesi gerektiği gerçeğinden hareketle müvekkilin borçlarını topluca gösteren bir genel hükme de (TTK m. 120) yer verilmiştir. TTK m. 120/2 ile de, müvekkile yüklenen yükümlülüklerin, acente aleyhine olacak şekilde değiştirilmesi geçersiz sayılmıştır. Böylece, genel itibariyle müvekkil tacir karşısında ticari anlamda daha zayıf kabul edilebilecek olan acentenin hakları koruma altına alınmaya çalışılmıştır.
Saygılarımızla
Forensis Hukuk Bürosu
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.
[1] Arkan, Sabih, Ticari İşletme Hukuku, 24. Baskı, Ankara 2018, s. 214.
[2] Arkan, s. 214.
[3] Acentenin tanımı, unsurları ve acente sözleşmesini ele aldığımız yazımız için bkz. http://www.forensislaw.com/blog/acentenin-tanimi-unsurlari-ve-acentelik-sozlesmesi
[4] Bozer, Ali/ Göle, Celal, Ticari İşletme Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2017, s. 138.
[5] Bozer, s. 139.
[6] Bozer, s. 139.
[7] Bozer, s. 139.
[8] Bozer, s. 140.
[9] Bozer, s. 140.
[10] Şener, Oruç Hami, Ticari İşletme Hukuku, 1. Baskı, Ankara 2016, s. 365.
[11] Şener, s. 365.
[12] Şener, s. 365.
[13] Şener, s. 365.
[14] Şener, s. 365.
[15] Ülgen Hüseyin/ Helvacı, Mehmet/ Kendigelen, Abuzer/ Kaya, Arslan/ Nomer Ertan, Füsun, Ticari İşletme Hukuku, 5. Baskı, İstanbul 2015, s. 806.
[16] Poroy, Reha/ Yasaman, Hamdi, Ticari İşletme Hukuku, 16. Baskı, İstanbul 2017, s. 255.
[17] Poroy, olağanüstü giderlere, ‘müvekkilin talimatıyla olağan tanıtım faaliyeti dışında uygulanan özel tanıtım faaliyetinin gerektirdiği giderler’i ve ‘gönderilen emtianın hasarının giderilmesi için yapılan onarım giderleri’ni örnek göstermiştir(Poroy, s. 255.).
[18] Poroy, s. 257.
[19] TMK’nın ‘hapis hakkı’nı düzenleyen ilgili maddeleri şu şekildedir;
TMK m. 950: “Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir.
Zilyetlik ve alacak ticarî ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılır.
Alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olur.”
TMK m. 951: “Nitelikleri itibarıyla paraya çevrilmeye elverişli olmayan taşınırlar üzerinde hapis hakkı kullanılamaz.
Alacaklının üstlendiği yükümlülükle veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla veya kamu düzeniyle bağdaşmayan hâllerde de hapis hakkı kullanılamaz.”
TMK m. 952: “Alacaklı, borçlunun ödemeden acze düşmesi hâlinde, alacağı muaccel olmasa bile, hapis hakkını kullanabilir.
Borç ödemeden aciz, taşınırın tesliminden sonra meydana gelmiş veya daha önce meydana gelmiş olmakla beraber alacaklı bu durumu teslimden sonra öğrenmiş ise; o şeyin belli bir yönde kullanılacağı konusunda alacaklı tarafından yüklenilmiş bir yükümlülük veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla bağdaşmasa bile, alacaklı hapis hakkını kullanabilir.”
TMK m. 953: “Borç yerine getirilmez ve yeterli güvence de gösterilmezse alacaklı, borçluya daha önce bildirimde bulunarak, hapsettiği şeylerin teslime bağlı rehin hükümleri uyarınca paraya çevrilmesini isteyebilir.
Üzerinde hapis hakkı bulunan nama yazılı kıymetli evrakın paraya çevrilmesi için icra dairesi, borçlu yerine gerekli işlemleri yapar.”
TTK ilgili düzenlemesi (TTK m. 119/4) ile TMK’nın bahsi geçen madde hükümleri saklı tutulmuş olmakla, doktrindeki bir görüşe göre TTK m. 119’un pratikte uygulama alanı kalmayacaktır. Nitekim aynı yönde Şener bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “Kanun koyucu ayrıca TMK m. 950/2, 951 ila 953 hükümlerini saklı tutmuştur (TTK 119/4). TMK 950/2'nin hapis hakkı düzenlemesi fiili irtibatı aramadığından, TTK m. 119 ile mukayese edildiğinde, daha geniş kapsamlı olduğundan ve TMK m. 950/2 hem tacir hem de esnaflara uygulanabileceğinden (TTK m. 15), kanaatimce TTK m. 119 düzenlemesi hemen hemen hiç uygulama alanı bulamayacaktır.” (Şener, s. 372.).
[20] Acentenin denkleştirme istemine ilişkin detaylı bilgi için bkz. http://www.forensislaw.com/blog/acentenin-denklestirme-istemi-
[21] Arkan, s. 223.
[22] Arkan, s. 224.
[23] Arkan, s. 224.
[24] Arkan, s. 224.
[25] Arkan, bu yükümlülük kapsamında örnek olması açısından, acentenin yaptığı bir sözleşmede ‘kendisiyle sözleşme yaptığı kişinin adını, sözleşmenin koşullarını, aldığı teminatın türünü’ müvekkiline bildirmesi gerektiğini dile getirmiştir (Arkan, s. 224.).
[26] Arkan, s. 225.
[27] Arkan, s. 226.
[28] Arkan, s. 226.