CEZA HUKUKUNDA ‘ÖNÖDEME’ MÜESSESESİ
-HUKUK BÜLTENİ-
BÜLTEN TARİHİ: 14.05.2020
I. GİRİŞ
Ceza hukukunda uyuşmazlığın alternatif çözüm yollarından biri de ‘önödeme’ müessesesidir.
Önödeme, uzlaşma kapsamı dışında kalan ve üst sınırı altı ayı geçmeyen hapis cezasını veya adli para cezasını gerektiren suçlar bakımından uygulanan bir ceza hukuku kurumudur. Kişilerin uyuşmazlık konusu eyleminin mahkeme aşamasına getirilmeden çözümü noktasında getirdiği sürat, kişilerin cezaevlerinin olumsuz etkilerine maruz kalmalarını önlemesi gibi yönleriyle alternatif ve kanaatimizce yerinde bir çözüm yoludur. Kaldı ki mahkeme aşamasında dahi önödemenin uygulanabilme imkanı karşısında, önödemenin hafif nitelikte kabul edilecek suçların olumsuz etkilerinden kişileri kollayan bir ceza hukuku kurumu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
II. ÖNÖDEME NEDİR? ŞARTLARI NELERDİR?
Türk Ceza Kanunu (“TCK”) m. 75’te düzenlenen önödeme kurumu yukarıda da bahsedildiği üzere ceza hukuku anlamında bir alternarif çözüm yoludur. İlgili maddede hem önödemenin özellikleri hem de şartları düzenlenmiştir. Nitekim TCK m. 75:
“Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;
a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için otuz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,
c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını,
soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz…”
Görüleceği üzere işlediği suçtan dolayı bir failin kendisi hakkında başlatılan soruşturmadan kovuşturma sürecine geçilmeksizin tabiri caizse ‘kurtulmak’ üzere önödeme kurumundan faydalanması mümkündür. Bunun için ise öncelikle soruşturma konusu suçun TCK’da yalnızca adli para cezasını gerektirmesi veya ilgili suç hapis cezasını gerektiriyorsa da bu hapis cezasının kanundaki üst sınırının altı aydan fazla olmaması gerekmektedir. Dolayısı ile örneğin TCK m. 121’de düzenlenen “Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi” suçu, m. 163’te düzenlenen “Karşılıksız yararlanma” suçu, m. 177’de düzenlenen “Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması” suçu, m. 259’da düzenlenen “Kamu görevlisinin ticareti” suçu, m. 286’da düzenlenen “Ses veya görüntülerin kayda alınması” suçlarında hapis cezasının üst sınırı altı ayı gerektirdiğinden bu suçlar açısından failin önödeme kurumundan faydalanması mümkün iken, örneğin aynı kanunda m. 81’de düzenlenen “Kasten öldürme” suçu, m. 86’da düzenlenen “Kasten yaralama” suçu, m. 105’te düzenlenen “Cinsel taciz suçu” gibi suçlarda ise hapis cezasının üst sınırı altı aydan fazla olduğundan failin önödeme kurumundan faydalanabilmesi mümkün değildir.
III. HAPİS CEZASININ ÜST SINIRI ALTI AYDAN FAZLA OLMAKLA BİRLİKTE ‘ÖNÖDEME’NİN MÜMKÜN OLDUĞU SUÇLAR
TCK m. 75/6’da hapis cezasının sınırı altı aydan fazla olmasına rağmen bazı suç tipleri de önödeme kapsamına dahil edilmiştir. İlgili maddeye göre;
TCK’da yer alan;
1. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (TCK m. 98/1),
2. Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması (TCK m. 171),
3. Çevrenin taksirle kirletilmesi (TCK m. 182/1),
4. Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma (TCK m. 264/1),
5. Suçu bildirmeme (TCK m. 278/1 ve m. 278/2) suçları için de önödeme mümkün kılınmıştır.
Ayrıca TCK’da yer almayan;
a) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 108 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Orman mallarının bu Kanun hükümlerine aykırı olarak kesildiğini, taşındığını veya toplandığını bildiği halde; taşıyanlar, biçenler, işleyenler, kabul edenler, kullananlar, satanlar, satın alanlar veya bulunduranlar bir seneye kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. “ şeklinde tanımlanan suç,
b) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde “İzinsiz olarak define araştıranlar, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tanımlanan suç,
c) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde “Derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları tutmayan veya tasdiksiz defter tutan dernek yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tanımlanan suç bakımından da önödeme hükümleri uygulanır.
Ancak burada belirtmek gerekir ki gerek yukarda TCK kapsamında belirtilen istisna beş suç tipi gerekse TCK’da yer almayan istisna üç suç tipi açısından, bu suçların beş yıl içinde tekrar işlenmesi hâlinde kuralın aksine fail hakkında aynı suçtan dolayı önödeme hükümleri uygulanmaz.
IV. ÖNÖDEMEDEN BAHSEDEBİLMEK İÇİN UZLAŞMANIN MÜMKÜN OLMAMASI GEREKMEKTEDİR
Önödeme kurumundan faydalanılabilmesi için ilgili suçun uzlaşma kapsamında bulunmaması gerekmektedir. Nitekim yine bir alternatif çözüm yolu olan uzlaşma kurumuna dahil bulunan suçlar TCK m. 75/1 kapsamında önödemeden istisna tutulmuştur. Öyleyse uzlaşmaya tabi bulunan aşağıda belirtilen kapsama dahil suçlar açısından önödeme kurumunun işletilmesi mümkün değildir.
Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, m. 86; m. 88),
2. Taksirle yaralama (m. 89),
3. Tehdit (m. 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (m. 116),
5. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (m. 117, birinci fıkra; m. 119, birinci fıkra c bendi),
6. Hırsızlık (m. 141),
7. Güveni kötüye kullanma (m. 155),
8. Dolandırıcılık (m. 157),
9. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (m. 165),
10. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (m. 234),
11. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, m. 239), suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
V. ÖNÖDEMENİN TAKSİTLENDİRİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?
TCK m. 75/1’e göre Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine failden on gün içinde maddede belirtilen oranlarda ödeme yapması istenecektir. Failin belirtilen on gün içinde talep etmesi koşuluyla bu miktarın birer ay ara ile üç eşit taksit hâlinde ödenmesine Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir.
Ancak belirtmek gerekir ki taksitlerin süresinde ödenmemesi hâlinde önödeme hükümsüz kalacak ve soruşturmaya devam edilecektir.
VI. ÖNÖDEMEYE TABİ BİR SUÇUN TEKRAR İŞLENMESİ
Taksirli suçlar hariç olmak üzere, önödemeye bağlı olarak kovuşturmaya yer olmadığına veya kamu davasının düşmesine karar verildiği tarihten itibaren beş yıl içinde önödemeye tabi bir suçu işleyen faile bu kez Cumhuriyet savcılığınca teklif edilecek önödeme miktarı TCK m. 75/1’de belirtilen miktarların yarı oranında artırılması suretiyle belirlenir.
Yani böyle bir halde failin önödemeden yararlanması için maddede öngörülen miktarlardan yarı oranda daha fazla ödeme yapması gerekecektir.
VII. DOSYANIN DOĞRUDAN MAHKEMEYE İNTİKAL ETMESİ HALİ
Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi halinde de fail, bu kez hakim tarafından yapılacak bildirim üzerine TCK m. 75/1 hükümlerine göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde, kamu davası düşer.
Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi halinde de önödemeden yararlanılma imkanı bulunacaktır.
VIII. ÖNÖDEMENİN ADLİ SİCİL KAYDINA ETKİSİ
Failin önödemeyi gereği şekilde yerine getirmesi halinde fail hakkında kamu davası açılmayacak, dosya hakim önünde ise yargılama yapılmayacaktır.
Önödeme kurumu, uyuşmazlığın alternatif çözüm yollarından biridir. Dolayısı ile önödeme, kişinin suçlu olarak damgalanmasının ve adli sicil kaydının bozulmasının önüne geçmelidir. Nitekim ortada aslında soruşturması bitmemiş bir dosya mevcuttur ve bu halde önödeme ile dosyası kapatılan kişi hakkında masumiyet ilkesinin gereği olarak suçlu sıfatını kullanmak kanaatimizce ceza hukuku mantığı ile de örtüşmemektedir.
Para cezasının ‘muhakemesiz’ ödenmiş olması sebebiyle, yani ortada bir mahkumiyet hükmü bulunmaması nedeniyle söz konusu ceza adli sicile geçmeyecek, tecile engel olmadığı gibi tekerrüre de esas teşkil etmeyecektir.
Bu hususta TCK m.75/7: “Ödemede bulunulması üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile düşme kararları, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.”
IX. ÖNÖDEME UYGULANMASI ÖZEL HUKUK ANLAMINDA HAKLARIN TALEP EDİLMESİNİ ENGELLEMEZ
TCK m.75/5 bu hususta açıkça “Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması, kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye ilişkin hükümleri etkilemez.” şeklinde düzenleme getirmiştir. Dolayısı ile fail önödeme hükümlerinden yararlanmak suretiyle ceza dosyası kapanmış olsa dahi, suçtan maddi veya manevi zarar gören kişilerin özel hukuk anlamında zararlarının karşılanmasını isteme hakları saklı kalmaya devam edecektir.
X. SONUÇ
Toplumsal karmaşıklığın artması ile birlikte suçlar ve böylece ceza dosyaları da artış göstermiştir. Mahkemelerin iş yükünün de azaltılması amacıyla, nispeten hafif görülen bazı suçların failleri açısından alternatif çözüm yolları aranmıştır. Bu çalışmada mahkemelerin iş yükünün azaltılması, daha hafif nitelikteki bazı suçların faillerinin de açık yargılamanın olumsuz etkilerinden korunması, adli sicile muhtemel kayıtların önlenmesi gibi faydaları bulunan önödeme kurumunu inceledik.
Her ne kadar yukarıda açıklandığı üzere önödeme uygulanmış olması şahsi hakların istenmesine engel olmuyor ise de, önödeme mağdurun zararının karşılanması noktasında yine de eksik kalan bir kurumdur. Çağdaş ceza sistemlerinde sanık haklarının yanında mağdurun zararının giderilmesi de önem kazanmıştır. Bu nedenle 5237 sayılı TCK’da şikayete bağlı olan suçlar önödeme kapsamından çıkarılmış, uzlaşma kapsamına alınmıştır. Bu da TCK’da önödeme kurumunun uygulandığı suçları önemli ölçüde azaltmıştır.
Önödemenin faydalarını yukarıda ele aldık ancak sonuç kısmında bahsetmek gerekir ki; önödeme kişilerin her hangi bir adli hataya ve zaman kaybına uğramamak için, suçsuz olsalar dahi ödeme yapmaları sonucunu da doğurabilmektedir. Özellikle soruşturma aşamasında yüzeysel bir araştırma sonucu yeterli suç şüphesi oluşmadan Cumhuriyet savcılarınca faile önödeme ihtaratında bulunulması, suçların faillerinde “parasını öderim, yargılanmaktan/cezadan kurtulurum” gibi bir düşüncenin oluşmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu gibi durumlar önödemenin olumsuz yönlerindendir.
Saygılarımızla
Forensis Hukuk Bürosu
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.