DAVALARIN YIĞILMASI HALİNDE ZORUNLU ARABULUCULUK

DAVALARIN YIĞILMASI HALİNDE ZORUNLU ARABULUCULUK

DAVALARIN YIĞILMASI HALİNDE ZORUNLU ARABULUCULUK HAKKINDA

-HUKUK BÜLTENİ-

                                               BÜLTEN TARİHİ: 27/08/2020

1. GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 5/A hükmünde düzenlenen “ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk kurumu” gereğince konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu olmuştur, bir diğer ifade ile arabuluculuk dava şartı haline getirilmiştir. Zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda arabuluculuk sürecinin yerine getirilmeden dava açılması halinde dava, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilecektir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m. 110 hükmünde davaların yığılması hali düzenlenmiştir. Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır. İşbu hukuk bülteninde davaların yığılması halinde arabuluculuk sürecinin nasıl ilerleyeceği hakkında Yargıtay 11. H.D. E. 2019/4851, K. 2020/2732, T. 10.06.2020 ilamı doğrultusunda inceleme yapılacaktır.

2. DAVALARIN YIĞILMASI HALİNDE YARGITAY’IN TUTUMU

Davaların yığılması halinde Yargıtay 11. H.D. E. 2019/4851, K. 2020/2732, T. 10.06.2020 ilamında "Somut olayda, 6100 sayılı HMK'nın 110. maddesiyle düzenleme altına alınan "davaların yığılması" durumu söz konusu olup, uyuşmazlık, marka hakkına dayalı olarak unvan terkini, markaya tecavüzün tespiti, meni ve tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarını içermektedir. Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat istemlerine ilişkin davalar arabuluculuğa tabi ise de, unvan terkinine, markaya tecavüzün tespiti ve menine ilişkin davalar, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan bir alacak ya da tazminat davası olmadığından arabuluculuğa tabi değildir. Bu durumda, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağından aksi yöndeki mahkeme gerekçesi isabetli görülmemiştir." denilerek davanın arabuluculuğa tabi olduğu gerekçe gösterilerek usulden reddedilmesi sonrası yerel mahkeme kararının istinafını esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.

İlamda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar her ne kadar zorunlu arabuluculuğa tabi ise de davaların yığılması söz konusuysa arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacaktır denmiştir.

11. Hukuk Dairesi E. 2020/197 K. 2020/1578 T. 17.2.2020 ilamında da aynı yönde hüküm tesis ederek; geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkin davada somut olayda HMK m. 110 ile düzenleme altına alınan “davaların yığılması” durumu söz konusudur diyerek konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tahsil davası arabuluculuğa tabi ise de geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespitine ilişkin dava arabuluculuğa tabi olmadığından, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacaktır demiştir.

Oysaki Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından uygulamada yol gösterici olması için yayınlanan Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk kitabında davaların yığılması halinde taleplerden sadece bir tanesi bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi içeren ticari dava ise sadece bu asli talep bakımından dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanacağı, diğer asli talep bakımından dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmayacağı yani dava şartının her bir talep bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir[1]. Bu durumda gösterilen yol tazminat alacağı için arabuluculuğa başvurulması gerektiği diğer talepler içinse gerek olmadığıdır. Yani davaların yığılması halinde arabuluculuk süreciyle ilgili Yargıtay’ın tutumu ile Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın görüşü birbirine zıttır.

3. SONUÇ

(“TTK”) m. 5/A hükmü ile “ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk kurumu” düzenlemesi yapılmışsa da; düzenlemenin hangi davaları kapsadığı hususunda uygulamada kafa karışıklıkları yaşanabilmektedir. Düzenlemenin yeni olması hasebiyle öncelikle Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından oluşturulan kararlar söz konusuyken dosyalar yavaş yavaş Yargıtay’ın önüne gelmektedir. Ancak dosyaların Yargıtay’ın önüne gelmesi de tek başına çözüme kavuşturulmasına yetmemektedir zira Yargıtay’ın farklı daireleri arasında da aynı konuya ilişkin farklı kararlar çıkabilmektedir.

HMK m. 110’da düzenlenen davaların yığılması haline ilişkin yukarıda alıntılanan karara göre;  konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat istemlerine ilişkin davalar arabuluculuğa tabi ise de, unvan terkinine, markaya tecavüzün tespiti ve menine ilişkin davalar, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan bir alacak ya da tazminat davası olmadığından arabuluculuğa tabi değildir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi değil demiştir. Dairece bu yöndeki kararı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın davaların yığılması halinde her talep kendi içerisinde değerlendirilir görüşü ile zıttır.

Saygılarımızla

Forensis Hukuk Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.