MİRAS SÖZLEŞMELERİ

MİRAS SÖZLEŞMELERİ

MİRAS SÖZLEŞMELERİ HAKKINDA

-HUKUK BÜLTENİ-

                                               BÜLTEN TARİHİ: 01.06.2020

1. GİRİŞ

Miras sözleşmeleri, bir kimsenin ölümünden sonra hüküm doğurmak üzere yaptığı sözleşmelerdir[1]. Şekli anlamda ölüme bağlı tasarrufların bir türü olan miras sözleşmeleri Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m. 545 hükmünde düzenlenmiştir. Miras sözleşmesi, mirasbırakan ile karşı taraf arasında yapılan öyle bir iki taraflı ölüme bağı tasarruftur ki, bununla taraflardan en az biri, yani mirasbırakan, bağlayıcı olarak ya kendi terekesi üzerinde maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufta bulunur ya da karşı tarafın kendi terekesi üzerinde ileride doğacak olan mirasçılık hakkından vazgeçmesini (feragat etmesini) sağlar[2]. Burada belirtmemiz gereken bir diğer husus miras sözleşmeleri iki taraflı hukuki işlem yani sözleşme niteliğinde olduğundan sözleşmelerde bulunan kurucu unsurlar burada da aranır[3].

2. MİRAS SÖZLEŞMESİ İLE VASİYETNAME ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR

2.1. Benzerlikler

Her ikisinin de yapılması kişiye sıkı sıkıya bağlıdır, bu bakımdan her ikisinde de ne rızai ne de yasal temsil söz konusu olamaz[4].  Bu husus ilgili Yargıtay kararında[5] “…Ölüme bağlı tasarruf iki biçimde yapılabilir. Biri vasiyet öbürü miras sözleşmesidir….Ne var ki vasiyet yapma kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için doğrudan doğruya kullanılması zorunludur. Veli, vasi veya vekil aracılığıyla vasiyet yapılamaz…”  denilerek belirtilmiştir.

2.2. Farklar

Miras sözleşmesi ile vasiyetname arasındaki farkları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Vasiyetname yapabilmek için 15 yaşını doldurmak ve ayırt etme gücüne sahip olmak yeterlidir (TMK m. 502) ancak miras sözleşmesi yapabilmek için, kişinin tam fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir (TMK m. 503)[6].
  • Vasiyetnamenin el yazılı, resmi ve sözlü olarak yapılması mümkündür ancak miras sözleşmesi TMK m. 545 hükmü gereği resmi vasiyet şeklinde düzenlenmelidir. Bu husus ilgili Yargıtay kararında[7] “...miras sözleşmesinin geçerli olması içinresmi vasiyet şeklinde düzenlenmesi gerektiğini, hükme bağlamıştır. Resmi vasiyetn ne şekilde düzenleneceğini açıklayan Medeni Kanunun 532. maddesinin 2. fıkrasında ise Resmi vasiyeti düzenleyecek memurun "sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli" olabileceği açıklanmıştır…” denilerek belirtilmiştir.
  • Vasiyetname, yöneltilmesi gerekmeyen bir taraflı irade açıklamasıyla yapılır. Oysa miras sözleşmesi karşılıklı yöneltilmesi gerekli iki irade açıklamasıyla yapılan bir hukuki işlem yani sözleşmedir[8].
  • Vasiyetnamenin ölüm anına kadar her zaman serbestçe geri alınması mümkünken miras sözleşmesi iki taraflı bir hukuki işlem olduğu için miras sözleşmesi yaparak ölüme bağlı tasarrufta bulunan kimse, sonradan bundan tek yanlı olarak dönemez[9].

3. MİRAS SÖZLEŞMELERİNİN TÜRLERİ

Miras sözleşmesinin içeriğinin olumlu veya olumsuz olmasına göre, olumlu miras sözleşmesi ve mirastan feragat (olumsuz miras) sözleşmesi olarak üzere iki çeşide ayrılır.

3.1. Olumlu Miras Sözleşmesi

Olumlu miras sözleşmesi ile birlikte mirasbırakan, karşı taraf ya da üçüncü kişi yararına bağlayıcı bir ölüme bağlı tasarrufta bulunur[10]. Olumlu miras sözleşmeleri TMK m. 527 hükmünde belirtilen mirasçı atama sözleşmeleri, vasiyet sözleşmeleri ve üçüncü kişi yararına miras sözleşmelerini ifade etmektedir[11]

3.2. Olumsuz Miras (Mirastan Feragat) Sözleşmesi

TMK m. 528 hükmü gereği mirastan feragat sözleşmesi ile muhtemel ve müstakbel bir mirasçı, kendisi lehine mirasbırakanın terekesi üzerinde ileride doğacak haklardan, bir ivaz karşılığı ya da ivazsız olarak vazgeçmektedir[12].  Bu hususlar ilgili Yargıtay kararında[13] “…TMK'nın 528. maddesi gereğince olumsuz miras sözleşmesi, mirastan feragat sözleşmesi olarak yer almıştır. Resmi şekilde yapılması zorunludur. Miras bırakan ile mirasçısı arasında yapılır. Karşılık sağlanarak veya karşılıksız yapılması mümkündür…” denilerek belirtilmiştir.

4. MİRAS SÖZLEŞMESİNİN ŞEKLİ

TMK m. 545 hükmünde “Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.” denilerek miras sözleşmesinin geçerliliği resmi vasiyetnameler için öngörülen şekil şartlarına uyulmuş olmasına bağlanmıştır. TMK m. 532 vd hükümlerinde ise resmi vasiyetnameler için şekil şartları öngörülmüştür. Buna göre miras sözleşmelerinin şekli, TMK m. 545/1 uyarınca, resmî vasiyetnameler için öngörülen şekil şartlarına uyulmasına bağlandığından, TMK m. 532 ve devamı hükümleri miras sözleşmesinin iki taraflı özelliği dikkate alınarak uygulama alanı bulur[14]. Burada belirtmemiz gereken bir diğer husus miras sözleşmesinde, resmî vasiyetname şekillerinden birine uyulma sadece, ölüme bağlı tasarrufta bulunan miras bırakan için söz konusudur, eğer iki taraflı miras sözleşmesi söz konusuysa her iki taraf da beyanlarını resmî vasiyetname şeklindeki usullere uyarak açıklayacaktır[15]. Tüm bunlar ışığında miras sözleşmesinin resmi vasiyetnameden farklarını da göz önünde bulundurarak miras sözleşmesinin safhalarını şu şekilde özetleyebiliriz[16]:

  • Tarafların aynı anda noter önünde bulunmaları,
  • Noterin beyanları yazması ya da yazdırması ve metnin okunması,
  • Tarafların metni tanıklar önünde imzalamaları,
  • Mirasbırakanın, tanıklar önünde, belgeyi okuduğunu ve bunun son arzularına uygun olduğunu beyan etmesi,
  • Tanıkların şerh ve imzası

Son olarak belirtmemiz gerekir ki burada açıklanan tüm hususlar, mirastan feragat sözleşmelerine de uygulanır[17].

4. EHLİYET

TMK m. 503 hükmünde “Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak gerekir.” denilerek miras sözleşmesi yapabilmek için, aynen Borçlar Hukuku’ndaki sözleşme yapma ehliyetinde olduğu gibi, ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak, kısıtlı olmamak gerektiği belirtilmiştir[18]. Burada belirtmemiz gereken bir diğer husus kanun koyucunun miras sözleşmesinde vasiyetten farklı bir ehliyet koşulu öngördüğüdür[19]. Vasiyetnamede ehliyete ilişkin TMK m. 502 hükmünde “Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş olmak gerekir.” denilmektedir.

5. MİRAS SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

5.1. Sağlararası İşlemle

5.1.1. Miras Sözleşmelerine Son Verme Sözleşmesi

TMK m. 546 hükmü gereği miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir. Miras sözleşmesini sona erdirme anlaşması bir ölüme bağlı tasarruf olduğu için, ölüme bağlı tasarruflara ilişkin özellik ve ehliyet şartlan geçerlidir[20]. Farklı olarak miras sözleşmesi resmi şekilde yapılmasına rağmen yazılı sözleşme ile ortadan kaldırılmaktadır, kanun koyucu burada dönme konusunda taraflara kolaylık sağlamak istemiştir[21].

5.1.2. Mirastan Çıkarma Sebeplerinden Birinin Varlığı Halinde Dönme

TMK m. 546/2 hükmünde “…Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin, mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; mirasbırakan, miras sözleşmesini tek taraflı olarak ortadan kaldırabilir…”  denilmektedir. Bu hükme göre, lehine tasarruf yapılan kimsenin, TMK m. 510 hükmünde düzenlenen mirasçılıktan çıkarma sebeplerinden birini gerçekleştirmesi halinde, mirasbırakan miras sözleşmesinden dönebilir[22].

5.1.3. Sağlararası İvaz Borcunun Yerine Getirilmemesi Sebebiyle Dönme

TMK m. 547 hükmünde “Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf, bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması hâlinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir.” denilmektedir.  Karşılıklı miras sözleşmesinde sağlararası karşılık alacaklısı miras bırakan olduğundan, bu hak onun tarafından kullanılır[23].

5.1.4. Sözleşmede Saklı Tutulan Dönme Yolu

Miras sözleşmesinde taraflardan biri dönme hakkını sözleşmede açık olarak saklı tutmuşsa, bu hakkını kullanmasıyla miras sona erer. Bununla birlikte mutlak iradi şarta bağlı bir dönme hakkının söz konusu olamayacağı, miras sözleşmesinin bağlayıcı niteliği ile bağdaşmaması sebebiyle kabul edilemeyeceği; ancak süreye ve şarta bağlı dönme hakkının saklı tutulabileceği bir kısım yazarlar tarafından savunulmaktadır[24].

5.2. Mirasbırakandan Önce Ölme

TMK m. 548 hükmünde “Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi mirasbırakanın ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar…” denilmektedir. Burada belirtmemiz gereken bir husus ise mirasçının mirasçıları aksine bir anlaşma yoksa mirasbırakanın elde ettiği kazançları sebepsiz zenginleşme gereğince talep edebileceklerdir[25].

5.3. Evlenmenin Boşanma Veya Butlanla Sona Ermesi

TMK m. 181 hükmü gereği boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Buna göre miras sözleşmeleri eşler arasında yapılmış ve mirasbırakanın ölümünden önce var olan evlilik iptal veya boşanma karan ile sona ermişse miras sözleşmesi de sona erer[26].

5.4. Erteleyici Şartın Gerçekleşmesi Veya Geciktirici Şartın Gerçekleşmemesi

Miras sözleşmelerinde bozucu şartın mirasbırakan ölmeden önce gerçekleşmesi, geciktirici şartın ise onun ölümünden sonra gerçekleşmemesi gerekir, aksi halde miras sözleşmesi kanun gereği hükümsüz olur[27].

5.5. Miras Sözleşmesinin Mirasbırakanın Sağlığında İptal Edilmesi

TMK m. 504 hükmü gereği mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Miras sözleşmesi, mirasbırakanın sağlığında bu irade sakatlığı sebepleriyle iptal edilebilir[28].

6. SONUÇ

Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflardan biri olan miras sözleşmesi olumlu miras sözleşmesi ve mirastan feragat sözleşmesi olarak iki farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. TMK kapsamında yapılan düzenlemeler ile miras sözleşmesi ile diğer bir ölüme bağlı tasarruf olan vasiyetname arasında bazı benzerlik ve farklılıklar bulunmaktadır. Miras sözleşmesinin şekli, sözleşme yapma ehliyeti, sözleşmenin sona ermesi gibi hususlar ilgili TMK hükümlerinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte miras sözleşmesinin yapısı gereği bazı hususlarda Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) hükümlerine de atıf yapıldığını görmekteyiz.

Saygılarımızla

Forensis Hukuk Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.


[1] Antalya, O. Gökhan, Miras Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 2009, s. 149.

[2] Öz, Turgut ve Dural, Mustafa, Miras Hukuku, 14. Baskı, İstanbul 2019, s. 99.

[3] Kılıçoğlu, Ahmet, Miras Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2012, s. 128.

[4] Öz, Dural, s. 99.

[5] Yarg. 2. HD., T. 30.05.1996, E. 1996/4287, K. 1996/5793 (Kazancı, Erişim Tarihi: 31.05.2020).

[6] Öz, Dural, s. 99.

[7] Yarg. HGK., T. 26.02.2014, E. 2013/11-484, K. 2014/145 (Kazancı, Erişim Tarihi: 31.05.2020).

[8] Öz, Dural, s. 100.

[9] Antalya, s. 149.

[10] Öz, Dural, s. 100.

[11] Antalya, s. 151.

[12] Öz, Dural, s. 101.

[13] Yarg. 14. HD., T. 27.04.2015, E. 2015/1646, K. 2015/4700 (Kazancı, Erişim Tarihi: 31.05.2020).

[14] Antalya, s. 153.

[15] Antalya, s. 153.

[16] Öz, Dural, s. 107.

[17] Antalya, s. 156. , Öz, Dural, s. 109.

[18] Kılıçoğlu, s. 130.

[19] Kılıçoğlu, s. 130.

[20] Antalya, s 167.

[21] Kılıçoğlu, s. 131.

[22] Öz, Dural, s. 120.

[23] Antalya, s. 168.

[24] Antalya, s. 169.

[25] Kılıçoğlu, s. 135.

[26] Antalya, s. 170.

[27] Öz, Dural, s. 137.

[28] Antalya, s. 171.