TEBLİGAT KANUNUNUN 10/2 VE 21/2 MADDELERİNİN YORUMLANMASINA İLİŞKİN YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI HAKKINDA

1959 yılında yürürlüğe giren 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda ("TK") çağın gereklilikleri dikkate alınarak zaman zaman çeşitli güncellemeler yapılmış; bu kapsamda çıkarılan 6099 sayılı Kanun ile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda gerçek kişiler için kabul edilen "adres kayıt sisteminin" TK’ya uyumu sağlanmıştır. TK uyarınca tebligatın ilk olarak muhatabın bilinen en son adresine yapılmasıyla ilgili bir duraksama bulunmamaktadır. Aynı şekilde, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin ("MERNİS adresi") bilinen en son adresle aynı olması durumunda TK md. 21/2 uyarınca muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli ayrılmış olsa dahi tebligat yapılacaktır. Ancak uyuşmazlık, muhatabın bilinen en son adresiyle MERNİS adresinin farklı olması halinde iki aşamalı mı yoksa üç aşamalı mı tebligat usulü izleneceği noktasında çıkmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu ("YİBBGK"), konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 2. ve 4. Hukuk Dairesi ile içtihatları arasındaki çelişkiyi gidermiş; iki aşamalı tebligat usulünün uygulanacağına hükmetmiştir. Bültenimizde gerekçeleriyle birlikte YİBBGK’nın 2019/2 E. 2020/3 K. sayılı ve 20.11.2020 tarihli kararı ele alınacaktır.

TEBLİGAT KANUNUNUN 10/2 VE 21/2 MADDELERİNİN YORUMLANMASINA İLİŞKİN YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI HAKKINDA

-HUKUK BÜLTENİ-

                                               BÜLTEN TARİHİ: 07/05/2021

1) GİRİŞ

            1959 yılında yürürlüğe giren 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda (“TK”) çağın gereklilikleri dikkate alınarak zaman zaman çeşitli güncellemeler yapılmış; bu kapsamda çıkarılan 6099 sayılı Kanun ile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda gerçek kişiler için kabul edilen “adres kayıt sisteminin” TK’ya uyumu sağlanmıştır. TK uyarınca tebligatın ilk olarak muhatabın bilinen en son adresine yapılmasıyla ilgili bir duraksama bulunmamaktadır. Aynı şekilde, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin (“MERNİS adresi”) bilinen en son adresle aynı olması durumunda TK md. 21/2 uyarınca muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli ayrılmış olsa dahi tebligat yapılacaktır. Ancak uyuşmazlık, muhatabın bilinen en son adresiyle MERNİS adresinin farklı olması halinde iki aşamalı mı yoksa üç aşamalı mı tebligat usulü izleneceği noktasında çıkmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“YİBBGK”), konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 2. ve 4. Hukuk Dairesi ile içtihatları arasındaki çelişkiyi gidermiş; iki aşamalı tebligat usulünün uygulanacağına hükmetmiştir. Bültenimizde gerekçeleriyle birlikte YİBBGK’nın 2019/2 E. 2020/3 K. sayılı ve 20.11.2020 tarihli kararı[1] ele alınacaktır.

2) UYUŞMAZLIĞIN ARKA PLANI

            İçtihadı birleştirme konusu “muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “MERNİS adresi” şerhi verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olup olmadığı, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekip gerekmediği” olarak belirlenmiştir.  Görüş aykırılığının giderilmesi istemine konu olan kararlar, Hukuk Genel Kurulu’nun 14.06.2017 tarih ve 2016/7-1006 E. 2017/1200 K. sayılı kararı, 2. Hukuk Dairesi’nin 03.05.2018 tarih ve 2016/16777 E. 2018/6058 K. sayılı kararı, 4. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2017 tarih ve 2017/3783 E. 2017/8310 K. sayılı kararı ve 12. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2013 tarih ve 2013/21372 E. 2013/29142 K. sayılı kararıdır.

            Uyuşmazlık esas olarak TK md. 10/2 ve 21/2 ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin (“Yönetmelik”) 16/2’nci maddesinin yorumundan kaynaklanmaktadır. İlgili madde hükümleri aşağıdaki gibidir:

            “Bilinen adreste tebligat:

            Madde 10 – Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

            (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

            Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.”

            “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina:

            Madde 21 – (Değişik : 6/6/1985 - 3220/7 md.) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

            (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

            (Ek: 19/3/2003-4829/5 md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”

Bilinen adreste tebligat

MADDE 16 – (1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.

(2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.”

3) YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME BÜYÜK GENEL KURULUNUN DEĞERLENDİRMESİ

            YİBBGK öncelikle mevzuata atıf yapılan “tebligat”, “bilinen adres”, “adres kayıt sistemi” gibi kavramları tanımlamış; hukuki dinlenilme hakkı ile usul ekonomisi arasındaki hassas denge vurgulanmıştır. Ardından konuya ilişkin öğretide yer alan görüşler kapsamlı şekilde aktarılmıştır. YİBBGK’nın vardığı kanaat, bilinen en son adrese yapılan tebligat iade olduğu takdirde doğrudan TK md. 21/2’ye göre tebligat yapılmasının yeterli olduğudur.

            YİBBGK gerekçesinde TK md. 10’da değişiklik yapan 6099 sayılı Kanun’un gerekçesine atıf yaparak değişiklik ile birlikte adres kayıt sisteminde başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği[2], zira adres kayıt sistemindeki adresin son adres olarak kabul edildiği vurgulanmıştır. Kurul’a göre gerekçe açık olmakla birlikte, TK md. 10/2 ve 21/2 ile Yönetmelik md. 16/2 ve md. 79 hükümleri muhatabın bilinen en son adresine tebligat yapılamaması halinde MERNİS adresine doğrudan TK md. 21/2’ye göre tebligat çıkarılmasını açıkça düzenlemektedir. Yine Kurul’a göre TK md. 10/2 hükmü 21/2 hükmüne bir gönderme içermediğinden MERNİS adresine öncelikle normal tebligat çıkarılması yönünde bir sonuca varılması mümkün değildir. Zira Kurul’a göre TK’daki düzenlemelerle gerçek kişilerin adreslerinin tespit edilmesindeki zorluktan kaynaklı olarak tebliğin sürüncemede kalması, masraf ve zaman kaybına yol açması önlenmek istenilmiştir. Kararda ayrıca, TK md. 21/2’ye göre yapılan tebligatın da olağanüstü değil normal bir tebligat usulü olduğu, olağanüstü tebliğ yollarının adres kayıt sisteminde adresi bulunmayan muhataplar için TK md. 35’e göre tebliğ veya TK md. 28’e göre ilanen tebliğ olduğu belirtilmiştir.

            Kararda öne çıkarılan bir diğer husus, bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olmanın birtakım yükümlülükleri de beraberinde getireceği, bu nedenle bir vatandaşın adresini doğru şekilde bildirmesi ve ulaşılabilir olmasının kendisinden beklenebileceğidir.  Kurul’a göre hiç kimse, adres değişikliğini bildirmemek suretiyle ihmali veya adresini belirsiz hale getirecek kötü niyetli davranışlarıyla hak elde etmemelidir.

            Kararın son kısmında Kurul, muhatabın en son bilinen adresine gönderilen tebligat iade olduğunda, farklı bir yeri işaret eden MERNİS adresine yapılacak tebligatın neden TK md. 21/1’e göre “normal” yolla yapılamayacağına açıklık getirmektedir. Buna göre, TK md. 10/2 hükmünün içerdiği varsayım nedeniyle gerçek kişinin MERNİS adresi “aksi iddia edilemez/bulunamaz/uygulanamaz” bir nitelik taşımaktadır. TK md. 21/1’e göre yapılacak bir tebligat metodunun adres araştırması içermemesi mümkün olmadığından, MERNİS adresinin çürütülemez özelliği ve adres araştırmasına imkân tanımayan hukuki yapısının 21/1 uyarınca tebligat yapılmasına mani olacağı değerlendirilmiştir. Bu gerekçelerle Kurul, şekli bir konuyu düzenlendiğinden sıkı sıkıya bağlı kalınması gereken TK ve Yönetmelik hükümlerine göre iki aşamalı bir tebligat yapılabileceği sonucuna varmıştır.

            YİBBGK görüşme sırasında birçok aksi yönde çekince ortaya konulmuş ve nihayetinde karar oy birliğiyle değil oy çokluğuyla alınabilmiştir. Örneğin, MERNİS adresine TK md. 21/2’ye göre yapılacak tebligatlarda uygulamada bir kısım posta memurunun gösterilen adrese gitmeyerek kapıyı çalmaksızın tebligatı doğrudan ilgili mahalle muhtarına bıraktığı, bu nedenle muhatapların tebligattan haberdar olmadığı tartışma ve değerlendirme konusu olmuştur. Ancak bu uygulamanın TK ve Yönetmelik kapsamında bir dayanağı olmadığı gibi, yasaya aykırıyı uygulamanın üç aşamalı tebligat için haklı bir gerekçe olamayacağı yazılmıştır.

            Bir diğer tartışma da iki aşamalı tebligat metodunun hukuki dinlenilme hakkı ile adil yargılanma hakkını ihlal edip etmeyeceği noktasında vuku bulmuştur. Kurul, TK ve Yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntısına kadar uygulanmasının zorunlu olduğunu vurgulayarak bunun da hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olduğunu ileri sürmüştür. Öte yandan, muhatap yönünden adrese bağlanan olumsuz sonuçlardan kurtulma yolu 5490 sayılı Kanun’un 49 ve 50’nci maddelerinde gösterilmiştir. Ayrıca Kurul, TK md. 10/2 ve 21/2’ye göre yapılan tebligatlarda hukuki dinlenilme hakkının sağlanması bakımından haklı mazeret bulunuyorsa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 95’inci maddesine göre “eski hale getirme” ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 65’inci maddesi uyarınca “gecikmiş itiraz” yollarının mevcudiyetini hatırlatmıştır. Dolayısıyla, TK ve Yönetmelik hükümleri uyarınca tebligat gerçekleştirmek hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmeyeceği gibi uygulamada yaşanabilecek aksaklıkların ve hak kayıplarının önüne geçilmesi için gerekli düzenlemelerin bulunduğu kabul edilmiştir.

4) SONUÇ

            Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “MERNİS adresi” şerhi verilerek TK md. 21/2 uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olduğuna, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediğine dair oy çokluğu ile karar verilmiştir.

Saygılarımızla

Forensis Hukuk Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.

 

[1] Karar 20.04.2021 tarih ve 31460 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Tam metin için bknz: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/04/20210420-6.pdf (E.T. 07.05.2021).

[2] Bu durum Yönetmeliğin 30/1’inci maddesinde vurgulanarak pekiştirilmiştir. Şöyle ki madde hükmüne göre “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.