VASİLİK NEDİR? VASİ NASIL ATANIR? KİMLER VASİ OLABİLİR?
-HUKUK BÜLTENİ-
BÜLTEN TARİHİ: 10/05/2021
1) GİRİŞ
Gerek velayet altında olmayan küçükleri, gerek çeşitli sebeplerden dolayı kendilerini veya mallarını yönetmekten aciz olan ergin kişileri korumaya yönelik olan müesseseye 'vesayet' denir.
Vesayet organları denilince bir yandan vasilik ve kayyımlık ödevini yerine getiren kişiler, diğer yandan da onları atayan ve denetleyen makamlar anlaşılır. Bu nedenle vesayet organları vasi ve kayyım ile vesayet dairelerinden oluşur.
Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kendisine ve mallarına özen göstermek ve hukuki işlemlerinde onu temsil etmek üzere vesayet makamı tarafından atanan bir vesayet organıdır.
Nitekim Türk Medeni Kanunu ("TMK") m. 403/II: "Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür."
2) VESAYET GEREKTİREN HALLER NELERDİR?
Vesayeti gerektiren hallerden birisi küçüklük diğeri ise kısıtlılık halidir.
A) KÜÇÜKLÜK
Küçükler ergin oluncaya kadar kural olarak anne ve babalarının velayeti altındadır. Bir küçüğün anne ve babasının her ikisi de ölmüş veya her ikisinin de gaipliğine karar verilmiş veya velayet hakkı her ikisinden de kaldırılmış olursa, küçük 'velayet altında olmayan küçük' durumunda olur. Bu noktada TMK m. 404/I: "Velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır." Görüleceği üzere TMK'ya göre vesayet gerektiren ilk hal olarak 'velayet altında bulunmayan küçük' vesayet altına alınmalıdır.
Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
B) KISITLILIK
Kısıtlama, ergin olmakla birlikte, aşağıda anılacak bir takım sebeplerden dolayı, kişilerin fiil ehliyetlerinin mahkeme tarafından tamamen kaldırılması veya sınırlandırılmasıdır.
TMK m. 405 ve devamı maddelerinde kısıtlama sebebi sayılacak haller sayılı şekilde belirtilmiştir. Buna göre;
-Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı (TMK m. 405),
-Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı ile kötü yönetim, (TMK m. 406),
-1 yıl ve daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olma (TMK m. 407)
kısıtlama sebepleridir.
Sayılı sebepler dışında TMK m. 408'de belirtilen 'isteğe bağlı kısıtlama' da mümkündür. Anılan maddeye göre; yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanma talep edebilir. Dolayısıyla isteğe bağlı kısıtlamada kişinin 'kısıtlanmayı talep etmesi' ve ayrıca kişinin işlerini gereği gibi yönetmekten aciz olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu sebeple yaşlılar, sakat kimseler, yatalak hastalar gibi işlerini gereği gibi yapamadıklarını ispat edenler, kısıtlanmayı talep ederek, vesayet makamı tarafında kısıtlanabilir ve vesayet altına alınabilirler.
3) KİMLER VASİ OLABİLİR?
Bir kimsenin vasi olarak atanabilmesi için ergin ve aynı zamanda vasiliği yürütmeye de yetenekli olması gerekir. Örneğin özürlüler, sağır ve dilsizler vasiliğe uygun görülmeyecektir.
TMK m. 413:
"Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar.
Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine getirmek üzere birden çok vasi atanabilir.
Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti birlikte yürütmekle görevlendirilemez."
Vasi tayini genellikle kişinin eşi veya yakın kan veya kayın hısımları arasından gerçekleşir. Nitekim 'Eşin ve hısımların önceliği' madde başlıklı TMK m. 414: "Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur."
4) VASİ OLAMAYACAK KİŞİLER
Kısıtlılar, kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler, menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar ve ilgili vesayet dairesi hakimleri bu görev için atanamazlar.
Nitekim 'Vasiliğe engel olan sebepler' madde başlıklı TMK m. 418:
" Aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:
1. Kısıtlılar,
2. Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,
3. Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar,
4. İlgili vesayet daireleri hâkimleri"
5) VASİLİKTEN KAÇINMA VE VASİLİĞE İTİRAZ
Öncelikle vasiliğin bir yönü ile 'kamusal bir görev' olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle kanuni şartlar mevcut olmaksızın salt tek yönlü bir irade ile vasilik görevini reddetmek mümkün değildir. Ancak aşağıda ele alınacak TMK m. 417 kapsamına dahil kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler.
'Vasiliği kabul yükümlülüğü' madde başlıklı TMK m. 416: "Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler." Ancak anılan maddenin hemen ardından 'Vasilikten kaçınma sebepleri' başlıklı TMK m. 417 düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:
"Aşağıdaki kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:
l. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,
2. Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,
3. Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,
4. Üzerinde vasilik görevi olanlar,
5. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları."
Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden itibaren 10 gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. İlgili olan herkes de, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak 10 gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.
Nitekim bu konuda TMK m. 422:
"Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir."
Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde ise bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına bildirir.
6) VASİ BU GÖREVİ İÇİN ÜCRET TALEP EDEBİLİR Mİ?
Vasinin yüklendiği görevin bir yönüyle kamusal bir görevin ifası niteliğinde olması diğer yönüyle vasi ve vesayet altındaki kişi arasında bir vekâlet ilişkisine dayanması nedenleriyle kanun, vasiye bu görevi için 'talep etmesi halinde' bir ücret ödenmesine olanak tanımaktadır. Dolayısıyla vasi, vesayeti altındaki kişinin mal varlığından, buna olanak bulunmaması halinde hazineden karşılanmak üzere kendisine bir ücret verilmesini isteyebilir. Ödenecek ücret, yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen mal varlığı göz önünde tutulmak suretiyle her hesap dönemi için vesayet makamınca belirlenir.
7) VASİNİN GÖREVLERİ
Burada vasinin görevlerini 5 ana başlık altında ele alacağız.
1) Defter Tutma: Vasinin görevine başlarken öncelikli olarak sulh hukuk mahkemesinin görevlendireceği bir kişi ile birlikte vesayet altındaki kişinin mal varlığına ilişkin defteri (envanteri) hazırlama yükümü vardır. Vesayet altındaki kişinin mallarının defterinin tutulması fiili, vasinin görevinin başlamasıyla bir zorunluluk olarak ortaya çıkar.
2) Değer Taşıyan Eşyaların Saklanması: Kıymetli evrak, değerli eşya, önemli belge ve benzerleri, mal varlığının yönetimi bakımından bir sakınca yoksa, vesayet makamının gözetimi altında güvenli bir yere konulur. Bu hususta vesayet makamının vasiye yükleyeceği görevleri vasinin yerine getirmesi gerekir.
3) Menkullerin Satışına İlişkin Görevler: Vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirirse, vesayet altındaki kişiye ait taşınırlar, vesayet makamının vereceği talimat uyarınca satılır. Bu hususta vesayet makamının vasiye yükleyeceği görevleri vasinin yerine getirmesi gerekir.
4) Taşınmazların Satışına İlişkin Görevler: Burada uygulamada sıkça sorulan 'vasi vesayet altına alınan kişiye ait taşınmazları satabilir mi?' sorusuna cevap vermekle başlamak gerekir.
TMK her ne kadar vesayet altında bulunan kişinin taşınmazlarının satışına izin vermiş ise de, bunu sıkı şartlara bağlamıştır. TMK m.444, vesayet altındaki kişilerin taşınmazlarının satışını, vesayet altındaki kişinin menfaatinin zorunlu kıldığı hallerde bir tamamlayıcı olgu olarak vesayet makamının iznine tabi kılmıştır. Anlaşılacağı üzere satışın öncelikle vesayet altındaki kişinin menfaatine olması gerekir.
Nitekim anılan TMK m. 444 aynen:
"Taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet altındaki kişinin menfaati gerekli kıldığı hallerde mümkündür.
Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından vasi de hazır olduğu halde açık artırmayla yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur; onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmesi gerekir.
Ancak denetim makamı, istisnai olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir."
5) Vesayet Altındaki Kişinin Temsili: Vesayet altındaki kişi, kendisine atanan vasi tarafından temsil edilmektedir. Bu anlamda vasi vesayet altındaki kişinin aynı zamanda yasal temsilciliği görevini de üstlenmektedir.
8) VESAYET ALTINDAKİ KİŞİNİN FİİL EHLİYETİNE GÖRE İŞLEM YAPMA YETKİLERİNİN DEĞERLENDİRMESİ VE 'YASAK İŞLEMLER'
A) VESAYET ALTINA ALINAN KİŞİNİN SINIRLI EHLİYETSİZ OLMASI HALİ
Vesayet altındaki kişi sınırlı ehliyetsiz ise, vasi vesayet altındaki kişi hesabına olan işlemleri, TMK m. 449’daki yasak işlemler dışında, bizzat kendisi yapabileceği gibi vasinin izniyle bizzat vesayet altındaki kişi dahi bu işlemleri yapabilir. Vasinin izni olmaksızın yapılan hukuki işlemi vasi sonradan icazet vererek başından itibaren geçerli de kılabilir. Burada önemli olan nokta, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanımı haricinde, vesayet altındaki kişinin karşılıksız kazandırmaları bakımından vasinin yasal temsil yetkisine dayalı olarak işlem yapabilme olanağının mevcudiyetidir.
'Yasak işlemler' başlıklı TMK m. 449 ise aynen : "Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır."
B) VESAYET ALTINA ALINAN KİŞİNİN TAM EHLİYETSİZ OLMASI HALİ
Eğer vesayet altındaki kişi tam ehliyetsiz ise, vasi vesayet altındaki kişi hesabına olan işlemleri bizzat kendisi yapmak zorundadır. Bu hususta ise yine TMK m. 449’da sayılan yasak işlemlere ilişkin hüküm saklıdır.
9) VASİ ATANMASI DAVALARINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Vasinin atanmasında yetkili ve görevli vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.
10) SONUÇ
Vesayeti gerektiren hallerden birisi küçüklük, diğeri ise kısıtlanmadır.
TMK m. 405 ve devamı maddelerinde kısıtlama sebebi sayılacak haller sayılı şekilde belirtilmiştir. Buna göre;
-Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı (TMK m. 405),
-Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı ile kötü yönetim (TMK m. 406),
-1 yıl ve daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olma (TMK m. 407)
kısıtlama sebepleridir. Sayılı sebepler dışında TMK m. 408'de belirtilen 'isteğe bağlı kısıtlama' da mümkündür.
'Vasilikten kaçınma sebepleri' başlıklı TMK m. 417'de düzenleme altına alınan kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler.
Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak 10 gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. İlgili olan herkes de, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak 10 gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.
Vasinin yüklendiği görevin bir yönüyle kamusal bir görevin ifası niteliğinde olması diğer yönüyle vasi ve vesayet altındaki kişi arasında bir vekalet ilişkisine dayanması nedenleriyle kanun, vasiye bu görevi için 'talep etmesi halinde' bir ücret ödenmesine olanak tanımaktadır.
Yukarıda vasinin görevlerini 5 ana başlık altında ele aldık. Buna göre vasi defter tutma, değerli eşyaların saklanması, menkullerin ve taşınmazların satışına ilişkin kendisine yüklenen görevleri yerine getirme, vesayet altındaki kişinin temsili gibi görevleri yapmakla yükümlüdür.
Vasinin atanmasında yetkili ve görevli vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Kısıtlama kararı kesinleşince hemen kısıtlananın hem nüfusa kayıtlı olduğu hem de yerleşim yerinin bulunduğu yerde karar ilan olunur.
Saygılarımızla
Forensis Hukuk Bürosu
Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.